Tarih: 05.08.2025 23:15

Lipoödem: Kadınlarda Gizli Salgının Cerrahiyle Sessiz Devrimi

Facebook Twitter Linked-in

Lipoödem: Kadınlarda Gizli Salgının Cerrahiyle Sessiz Devrimi

 

Kadınların %10'una kadarını etkilediği tahmin edilen, ancak çoğu zaman "şişmanlık" ya da "estetik kaygı" ile karıştırılan bir hastalık: Lipoödem. Genellikle ergenlik, gebelik veya menopoz gibi hormonal değişimlerle ortaya çıkan bu tablo; bacak, kalça ve bazen kollarda ağrılı yağ birikimi ile karakterizedir. En ileri evrelerinde günlük yaşam kalitesini belirgin şekilde bozan lipoödem, ne yazık ki hâlâ birçok kişi tarafından fark edilmemekte, hatta yanlış tanılarla yıllarca başka hastalıklar için tedavi görmektedir.

İstanbul Aydın Üniversitesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Övünç Akdemir, lipoödem tedavisinde hem bilimsel hem de cerrahi deneyimlerini yıllardır başarıyla uyguluyor. Kendisiyle bu görünmez hastalığın tanısından cerrahisine, hastane sürecinden mikrosirkülasyon koruyucu yaklaşımlara kadar her yönüyle konuştuk.


Lipoödem Nedir? Lipodistrofiden Nasıl Ayırt Edilir?

Lipoödem; diyet ve egzersize dirençli, çoğunlukla bacaklarda simetrik şekilde yerleşen yağ dokusu artışıyla seyreder. Obeziteden farkı, üst vücutta yağ birikiminin olmaması; lenfödemden farkı ise ödemin sabah azalmaması ve ayakları genellikle tutmamasıdır. Hastalar genellikle "pantolonum bacaklarımdan olmuyor ama beli bol kalıyor" gibi şikayetlerle başvurur.

Ağrı, kolay morarma, hassasiyet ve hatta depresyon gibi psikososyal etkilerle de seyreden bu hastalık, genellikle Tip I'den Tip V'e kadar sınıflandırılır. Tip I sadece kalçalarda başlarken, Tip V tüm ekstremiteleri kapsayabilir.


Tedavide İlk Adım: Farkındalık ve Doğru Tanı

Doç. Dr. Akdemir'e göre tedavideki en büyük engel hastaların geç tanı alması:

"Pek çok hasta bize yıllarca diyetisyenlere gitmiş, lenfödem kliniklerinde vakit geçirmiş, estetik operasyonlar denemiş halde geliyor. Oysa doğru tanı konduğunda, özellikle mikrosirkülasyonu koruyan cerrahilerle çok etkili sonuçlar elde edebiliyoruz."

 

Tanıda ultrasonografi, fotoanaliz sistemleri, klinik muayene ve bazen doku biyopsileri kullanılıyor. Ayrıca hastaların metabolik değerlendirilmesi ve hormon profilleri de göz önüne alınıyor.


Cerrahi Yaklaşım: Mikrosirkülasyona Saygılı Lipoödem Liposuction'ı

Lipoödemin cerrahisinde klasik liposuction teknikleri yeterli değil. Bu noktada "mikrosirkülasyona saygılı" teknikler devreye giriyor. Doç. Dr. Akdemir'in uyguladığı yöntemler arasında tumescent lokal anestezi, vibrasyon destekli liposuction (PAL), su yardımlı (WAL) ve mikrosirkülasyon dostu ince kanüllerle yapılan modifiye teknikler ön plana çıkıyor.
"Amacımız sadece yağ almak değil, aynı zamanda lenfatik drenajı ve damar yapısını bozmadan, dokular arası ödemi minimuma indirerek vücut oranlarını yeniden düzenlemek."


Ameliyat Süreci ve Sonrası: Dikkat Edilmesi Gerekenler

Lipoödem cerrahisi genellikle 2–6 saat süren, vakanın yaygınlığına göre tek seans veya aşamalı şekilde planlanabilen bir işlemdir. Ameliyat sonrasında lenfatik drenaj masajları, kompresyon giysileri ve düşük tuzlu-düşük karbonhidratlı özel beslenme önerilir.

İlk günlerde oluşabilecek ödem ve morluklar genellikle bir ay içinde azalırken, gerçek şekil değişimi genellikle 3 ila 6 ayda oturur.

 

Cerrahi Olmayan Alternatifler Ne Kadar Etkili?

Cerrahi dışı tedaviler arasında manuel lenf drenajı, pressoterapi, soğuk lazer, vakum tedavileri, mezoterapi gibi yöntemler uygulanmakta. Ancak Doç. Dr. Akdemir bu yöntemlerin genellikle sadece erken evre ve geçici rahatlama sağladığını, kalıcı kontur değişikliği için cerrahinin gerekli olduğunu vurguluyor.


Hasta Seçimi ve Risk Yönetimi

Her hasta cerrahiye uygun olmayabilir. Kalp yetmezliği, ciddi lenfödem, pıhtılaşma bozukluğu gibi durumlar detaylıca değerlendirilmelidir. Ayrıca, postoperatif süreçte komplikasyonları azaltmak için hastaların kilo kontrolü ve fiziksel aktivite konusunda bilinçlendirilmesi büyük önem taşır.


Mikrocerrahi ile Birleşen Yeni Yaklaşımlar

Lipoödemin ileri evrelerinde, özellikle lenfatik sistemin ciddi bozulduğu vakalarda, lenfovasküler mikrocerrahi uygulamaları da gündeme gelmektedir. Bu tür hastalarda lenfovenöz anastomoz (LVA) veya vaskülerize lenf nod transferi (VLNT) gibi girişimler, Doç. Dr. Akdemir'in deneyimiyle seçilmiş olgularda başarıyla uygulanmakta.

"Mikrocerrahi geçmişimiz, bu hastalıkta doku bütünlüğüne hassasiyetle yaklaşmamızı sağladı. Sadece yağ almak değil, vücudu yeniden yapılandırmak esas amacımız."
-

Sonuç: Lipoödem Artık Gizlenmek Zorunda Değil

Lipoödem, hem tıbbi hem sosyal yönleriyle ciddi bir halk sağlığı sorunu. Ancak doğru tanı ve multidisipliner yaklaşımla artık bu hastalık görünür hale geliyor. Doç. Dr. Övünç Akdemir'in öncülüğünde Türkiye'de bu alandaki farkındalık ve bilimsel yaklaşım giderek güçleniyor.
 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —