CAMONDO'YA MEKTUPLAR: Kitap, 19. Yüzyıl İstanbul'una, özellikle de Galata semtine derin izler bırakan Camondo Ailesi'nin fertlerinden Moïse de Camondo'ya yazılan elli sekiz mektuptan oluşuyor.
FİKRİ SAĞLAR KİTABI: Bu kitapta Fikri Sağlar 40 yılı aşkın süredir verdiği siyasi mücadeleyi aktarırken, CHP'nin yeniden iktidar olması için izlemesi gereken yol haritasını da çiziyor.
POLLYANNA: Yazarın büyük ilgi gören 1913 tarihli romanı, şükran duymanın insan sağlığı üzerindeki faydalarının bilimsel olarak kanıtlandığı günümüzde yepyeni bir anlam kazanmıştır.
PATASANA: Kitap iki farklı zamanda akan gerek yapısı gerek konusu itibariyle özgün bir yapıt. Yazarın ilk kez 2000 yılında yayımlanan dördüncü romanı Türkiye'de yazılmış ilk arkeolojik polisiye roman olma özelliğiyle de edebiyat tarihimizde önemli bir yere sahip.
UYAN KALBİM: İlişkiler bittikten sonra yasını tuttuklarımız, yaşanmamış hayallerimiz değil mi? Düşleri gerçekleştirmek için hayal kırıklıklarını tersine çevirmeyi öğrenmeliyiz.
DÜĞMELER KONUŞTUĞUNDA: Yazar yalnızca dilin değil, öykünün de imkanlarını zorluyor. Kurmacayı dilin inceliğiyle geliştiriyor. Alışılmamış olay örgüsünü alışılmamış kişiler üzerinden anlatıyor.
İşte o kitaplar;

EDMUND De Waal'den CAMONDO'YA MEKTUPLAR. Kehribar Gözlü Tavşan'daki gibi aile tarihine odaklanıyor ve mektuplar vasıtasıyla edebiyat, sanat, mimari, tarih ve biyografiyi birbiriyle harmanlayarak geçmişin izini sürüyor. Kitap, 19. Yüzyıl İstanbul'una, özellikle de Galata semtine derin izler bırakan Camondo Ailesi'nin fertlerinden Moïse de Camondo'ya yazılan elli sekiz mektuptan oluşuyor. Yazar, 1869'da İstanbul'dan Paris'e taşınan, I. Dünya Savaşı'nda oğlu Nissim'i kaybeden Moïse de Camondo'nun, yaşadıkları evi bağışlayarak onun anısına kurulmasını sağladığı, geniş bir 18. yüzyıl Fransız sanatı koleksiyonu barındıran Nissim de Camondo Müzesi'nin odalarında geziniyor. Nesneler, mobilyalar ve sanat eserleri vasıtasıyla bize Proustvari bir pencere aralıyor. "Edmund de Waal bu ince ve zarif kitapta, kelimelerin nesnelerden daha az yer kaplamakla birlikte anılarımızı en az onlar kadar iyi barındırabileceklerini gösteriyor."- The New York Times Book Review. 224 SAYFA. (EVEREST YAYINLARI)

NAZIM Alpman ve Ekin Kadir Selçuk'tan FİKRİ SAĞLAR KİTABI- Mücadelenin Onurlu Yolu. 12 Eylül askeri darbesinden üç yıl sonra, Türkiye yeniden seçime gitti. O seçimde, 30 yaşındaki Fikri Sağlar, dönemin en genç milletvekillerinden biri olarak Halkçı Parti'den Meclis'e girdi. Sağlar sırasıyla Halkçı Parti, SHP ve CHP'de devam eden siyasi yaşantısında gün geldi Kenan Evren'i istifaya davet etti gün geldi parti içinde demokrasi mücadelesi verdi. Ama hiçbir zaman sosyal demokrat ilkelerden vazgeçmedi. Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri hakkındaki yolsuzluk iddialarını Meclis'te ilk kez dile getiren isim oldu. Susurluk Skandalı sonrası ortaya çıkan mafya-siyaset-ticaret ilişkisini en çok sorgulayan ve araştıran isimlerin başında yer aldı. Tehditlere de suikast girişimlerine de boyun eğmedi. Kültür Bakanlığı yaptığı dönemde Türksoy'u kuran Sağlar, milyonlarca yurttaşı kültür sanatla buluşturmakla kalmayıp Zeus Heykeli ve Karun Hazineleri'ni yıllar sonra yeniden Anadolu'ya getirdi. Bu kitapta Fikri Sağlar 40 yılı aşkın süredir verdiği siyasi mücadeleyi aktarırken, CHP'nin yeniden iktidar olması için izlemesi gereken yol haritasını da çiziyor. 216 SAYFA. (KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)

ELEANOR H. Porter'den POLLYANNA. Pollyanna, Amerikan edebiyatının umudu ve iyimserliği temsil eden, bu özelliğiyle de en çok sevilen karakterlerinden biridir. Anne ve babasını kaybettikten sonra tek akrabası Polly Teyzesi ile birlikte yaşamak üzere kurgusal Beldingsville kasabasına giden Pollyanna Whittier, etrafındaki bütün yetişkinlerin hayatını olumlu yönde değiştirip güzelleştirir. Küçük kız bunu yoksul ama bilge babasının öğrettiği "mutluluk oyunu" sayesinde başarır. En karanlık olayda, en umutsuz durumda bile bir mutluluk vesilesi bulabilen Pollyanna, içselleştirdiği bu hayat felsefesini bütün kasabaya öğretir. Pollyanna, pozitif psikolojisinin "şükran" duygusunun insanın mutluluk ve esenliği üzerindeki etkisini araştırmaya başlamasından yaklaşık yüz yıl önce yayımlandı. Yazarın büyük ilgi gören 1913 tarihli romanı, şükran duymanın insan sağlığı üzerindeki faydalarının bilimsel olarak kanıtlandığı günümüzde yepyeni bir anlam kazanmıştır. 232 SAYFA. (İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)

AHMET Ümit'ten PATASANA- 25 Yaşında Özel Baskı. Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım. Yerli ve yabancı arkeologlardan oluşan bir topluluk Fırat kıyısında kazı yaparken Geç Hitit döneminden kalma bazı çiviyazısı tabletler bulur. Yaklaşık 3000 yıl önce saray yazmanı Patasana'nın yazdığı tabletlerdir bunlar. Arkeologların tabletleri çözmesiyle Anadolu'nun çok kültürlü sancılı geçmişine dair sırlar ortaya çıkar, ancak yeni işlenen cinayetlerle birlikte tarih tekerrür etmeye devam edecektir. Kitap iki farklı zamanda akan gerek yapısı gerek konusu itibariyle özgün bir yapıt. Yazarın ilk kez 2000 yılında yayımlanan dördüncü romanı Türkiye'de yazılmış ilk arkeolojik polisiye roman olma özelliğiyle de edebiyat tarihimizde önemli bir yere sahip. Çünkü bir romancının asıl malzemesi insan denen bu tuhaf mahluktan başka bir şey değildi. Üç bin küsur yıl önce yaşayan biri nasıl âşık olur, nasıl ihanet eder, nasıl kahramanlık gösterir, nasıl intikam alır, yani o kadim zamanlarda yaşayan insanla bugünkü insan arasında ne tür düşünsel, duygusal, dürtüsel farklar vardır? İşte beni ilgilendiren buydu. İnsanı tarihsel zaman içerisinde kıyaslayarak anlatmak. O yüzden hem geçmişte hem de günümüzde geçen olaylar silsilesinden oluşan bir roman yazmalıydım. Öyle de yaptım, romanımı günümüzde Kargamış antik kentinde yapılan bir kazıyla başlattım, üç bin küsur yıl önce yazılmış tabletlerin bulunmasıyla sürdürdüm. Yani geçmiş ve bugün aynı romanın içerisinde yer almaya başlamıştı. Ahmet Ümit. 368 SAYFA. (YAPI KREDİ YAYINLARI)

LARA Tuksal'dan UYAN KALBİM. Herkes sevilmek ister. Ancak sevilmek için değişiyorsak, başkalarına gerçekten olduğumuz kişiyi tanıma şansı ve kendimize de gerçekten sevilme fırsatı vermeyiz. Her ilişkide farklı biri olursak, kendimize göre birini bulamayız. Sonra da "Neden?" diye yakınırız. Sevilmek için öğrendiklerimiz kalbimizi maskeler ve her geçen gün maskemizin hayatını biraz daha inşa ederiz. Ve gün gelir kendimizi ait olmadığımız bir hayatta buluruz. O an anlarız ki kendimize sırt çevirirken gerçekten yaşamaya da sırt çevirmişiz. Hep "Gelecekte bir gün bir şeyler değişince mutlu olacağım!" inancımızı yanımızda taşımışız. Mükemmel olmaya çalışırken kendimiz olmaktan kaçmışız. Hayatı erteledikçe kendimizi daha da unutmuş, yaşamamaktan yorulmuşuz. Şimdi iç görülerimizi tekrar yeşertme, kendimizi yetiştirme zamanı... Başkalarının değil kendi hayatımızı yaşamak istiyorsak endişeyi yok etmekten ziyade onunla baş edebilme yetilerimizi geliştirmeliyiz. İlişkiler bittikten sonra yasını tuttuklarımız, yaşanmamış hayallerimiz değil mi? Düşleri gerçekleştirmek için hayal kırıklıklarını tersine çevirmeyi öğrenmeliyiz. 472 SAYFA. (DESTEK YAYINLARI)

TURGAY Çumak'tan DÜĞMELER KONUŞTUĞUNDA. Yazar yalnızca dilin değil, öykünün de imkanlarını zorluyor. Kurmacayı dilin inceliğiyle geliştiriyor. Alışılmamış olay örgüsünü alışılmamış kişiler üzerinden anlatıyor. Türler arası ama öyküye daha yakın duran metinler çıkıyor böylece ortaya. "Ondan geriye bir düğme kaldı. Küçük ... Kırmızı... Soğuk ... Ve o, artık o düğmeye dönüştü. Ben bir düğmeyim artık. Her hayatın kıyısında yuvarlanan, her susuşun içinde yaşayan bir düğme... Ben bir düğmeyim. Ve kim olduğumu unuttum. Oysa bir düğme, düştüğü yerde her şeyi hatırlar." 96 SAYFA. (A7 KİTAP)